Özel Medar Hastanesi Sakarya Çocuk Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Gültekin Büyükarslan, sünnet operasyonu hakkında bilgiler verdi.
SÜNNET OPERASYONU
Sünnetin dinen, gelenekler veya tıbbi nedenler ile gerçekleştirildiğini ifade eden Özel Medar Hastanesi Sakarya Çocuk Cerrahisi Uzmanı Op. Dr. Gültekin Büyükarslan, “Sünnetin yaşı olmamakla beraber, çocuğun psikolojik olarak cinsel organlarını tanımaya başladığı 3-6 yaş arası girişim çok gerekli ise yapılabilir” dedi.
Op. Dr. Büyükarslan sünnet operasyonu hakkında merak edilenleri ise şöyle cevapladı:
Bir bebek en erken ne zaman sünnet edilebilir?
Doğumu takiben bebeğin uygun olduğu en erken dönemde sünnet yapılabilir. Ancak kişisel görüşüm, doğumu takiben bir gün sonra yapılmasının daha uygun olacağı yönündedir. Bu yolla ailenin ve bebeğin ilk günün koşullarına uyum sağlaması mümkün olacaktır.
En sağlıklı yaş ya da ay hangisidir?
Sünnet steril koşullarda, cerrahi prensiplere uyularak, deneyimli bir uzman tarafından yapılır ve işlem sonrası yara bakımı kurallarına uygun davranılırsa her yaşta yapılabilir. Bunun yanısıra üç yaş civarında çocuklar kendi cinsiyetlerini ve genital organlarını tanımaya başladıklarından, bu yaşlarda bölge ile ilgili cerrahi girişimlerde daha hassas olacaklardır. Bu dönemde uygun olmayan koşullarda yapılacak olan bir sünnet girişimi, doğal olarak psikolojik olarak daha fazla etki bırakabilir. Unutulmamalıdır ki yaşça büyük çocuklar da bile yaşıtlarından duydukları hikayeler nedeniyle, uygun psikolojik hazırlık sağlanamadığı takdirde, sünnet travmatik bir girişim olarak hafızada kalabilir.
Doğar doğmaz yapılan sünnetin riski var mıdır?
Sünnet yapıldıktan sonra en sık karşılaşılabilecek komplikasyonlar kanama ve enfeksiyondur. Yenidoğan sünnetinin uygulanmasına engel koşullarda, cerrahi girişimin bahsettiğimiz riskleri göze alınmamalıdır.
Hangi durumlarda yenidoğan sünneti uygulanmaz?
Bebekte hipospadias gibi doğuştan penis anomalisi var ise, ilerde sünnet derisi onarımda kullanılabileceğinden yenidoğan sünneti uygulanmamalıdır. Bunun yanısıra prematür veya konjenital bir hastalığı var ise, ya da ailede hemofili hastalığı öyküsü var ise yenidoğan sünneti uygulanmaz.
Bebekler sünnet sırasında acı hissederler mi?
Yenidoğanlar acıyı hissederler, bu durum yapılan klinik çalışmalar ile de doğrulanmıştır. Ancak norolojik gelişim düzeyi açısından henüz acıyı lokalize edebilme durumları yoktur. İçinde bulunduğu durum rahatsızlık verdiği surette ağlayarak reaksiyon verecektir. Bu nedenle sünnete başlamadan önce uyuşturmak için, penis çevresine çok ince iğne ile lokal anestezik ilaç uygulanır, bu yaş grubunda genel anestezi uygulamaya gerek yoktur.
Doğar doğmaz yapılan sünnetin avantajları nelerdir?
Öncelikle girişim ile ilgili bilinçli bir hatırlama olmayacaktır. Bebeklerin büyüme potansiyeli yüksek olduğunda yara yeri iyileşmesi hızlı olacaktır. Lokal anestezi ile yapıldığından ameliyat öncesi ve sonrasında aç kalma gereksinimi yoktur. Annenin içerisinde bulunduğu lohusalık dönemi nedeniyle, annenin vücut sıvılarında salgılanmakta olan mevcut hormon ve bir takım proteinler (endorfinler) ile
kan savunma sistemi elemanları, emzirme yoluyla bebeğe iletilerek cerrahi girişim üzerinde koruma etkisi sağlayacaktır. Bu koruma faktörleri etkisi ile sünnet sonrası dönemde ağrı giderici ilaç kullanılması gerekmeyecektir. Son olarak, yenidoğan sünneti yapılan bebeklerde, bölgenin temizliği daha kolay sağlanacağından idrar yolu enfeksiyonu riski azalır.
Sünnet yaptırdıktan sonra nelere dikkat etmek gerekir?
Sünnet sonrası erken dönemde bebek hemşireleri tarafından bebeğin bakımı üstlenilir ve bakım konusunda aile bilgilendirilir. Yenidoğan bebeklerde sünnet derisi penis başına yapışık olduğundan, sünnet sırasında bu yapışıklığın giderilmesi sonucu penis başı derisi kendini yenileyene dek, alt bezine yapışmaya karşı önlem alınır. İlk yedi gün süresince antiseptikli kremler sünnetli bölge üzerine günde üç kez sürülür. Bebekler sünnet sonrası yedinci gün sünneti yapan doktor tarafından görülür ve banyo izni verilir. Konulan dikişler kendiliğinden eriyerek düşerler alınmaları gerekmez.
Olası komplikasyonlar nelerdir?
Her ameliyatta olduğu gibi kanama ve yara yeri enfeksiyonu, olası komplikasyonların başında gelir. Bunun yanısıra çok az oranda rastlanılmakla beraber karşılaşılabilinen bazı başka komplikasyonlar vardır. Yenidoğan bir bebeğin ameliyat edildiği düşünüldüğünde ve konunun uzmanı olmayan hekimlerce yapıldığı takdirde, penisi örten deri gereğinden fazla kısaltılabilir bu durum pipinin gömük kalması şeklinde karşımıza gelir. Ya da sünnet derisi gereğinden fazla bırakılırsa, ilerde sünnet revizyonu adı verilen ikinci bir sünnet yapılmak zorunda kalınabilir. Sünnet sonrası bakımın yeterli yapılmadığı bazı durumlarda ise penil derinin glansa yapışıklığı söz konusu olabilir.
Hangi durumda doktora başvurmak gerekir?
Sünnet sonrasında erken dönemde doktorun görmesi gerekebileceği durumları sıralamak gerekirse; eğer göz yaşı akıyor gibi devam eden bir kanama var ise, bebek idrar yaparken zorlanıyor ve ağlıyor ise, penis ve çevresinde beklenenden fazla miktarda şişme veya ateşlenme olursa doktorun yeniden değerlendirmesinde fayda olacaktır.
SÜNNET SIRASINDA ve SONRASINDA KOMPLİKASYONLAR !!!
Hekim veya hekim olmayanlar tarafından yapılan sünnetlerde işler yolunda gitmediğinde benzer sorunlarla karşılaşılacaktır.
•Penis dokusu kaybı; Özellikle toplu sünnetlerde cerrahın konsantrasyonunu bozacak gürültülü ortam, hasta başına yeterli girişim zamanının ayrılmaması (ameliyatın aceleye getirilmesi), oluşabilecek olumsuzlukların (komplikasyonların) öngörülememesi veya (eğitimsizlik nedeniyle) bilinmemesi gibi durumlarda, ameliyat tekniğine bağlı olarak daha başlangıçta doku kayıpları (penis gövdesi veya glansın kısmen veya tamamen kesilmesi, sünnet derisi veya penis derisinin fazla, eksik veya eğik kesilmesi vs.) ile sonuçlanabilecek vahim komplikasyonlara neden olunabilir.
•Enfeksiyon; Asepsi ve antisepsi’ye (yani ameliyathane koşulları) uyumsuzluk durumunda enfeksiyon kaçınılmaz olacaktır. Böyle durumlarda en basitinden dikiş hattında karşılaşılabilinecek yüzeyel enfeksiyonlar, veya penisin daha derin dokularını ilgilendiren ciddi yumuşak doku enfeksiyonları (oldukça ağrılıdırlar ve hatta idrar yapmayı güçleştirebilir). Böyle enfeksiyonlarda penis dokusu ileri derecede şiş ve hassas olur, uygun tedavi altında bile 2 haftaya varan işgücü- okul kayıplarına yol açabilir. Doğru tedavi edilmediğinde gangren veya doku kaybı ile sonuçlanabilir.
•Kanama; Kanayabilecek damarların üstünkörü yakılması, veya dikişlerle kontrol altına alınamaması sonucunda ciddi kan kayıpları (kan vermeyi gerektirecek kadar) oluşabilir. Ufak bebeklerde bu kanama hayati risk taşır. Yine penis derisi altında kanama (hematom) ağrıya neden olur ve enfeksiyon zemini oluşturur. Hastanın konforlu bir ameliyat sonrası dönem geçirmesine engel olmasının yanı sıra durdurulmayan kanamanın psikolojik etkisi çocukta organ kaybı korkusuna neden olacaktır. Diğer önemli bir husus ailesinde kanama hastalığı olan veya bir bölgesi yaralandığında kanaması kesilmeyen, sebepsiz ciltaltında morlukları oluşan çocuklarda, ağır kanamalara yol açabilecek
hastalıkların (hemofili, trombosit fonksiyon bozukluğu vs ) varlığı araştırılmadan yapılacak olan girişimlerdir.
•Yanığa bağlı doku kaybı; Kanama kontrolü amaçlı uygun olmayan alet veya tekniklerle yapılan koterizasyon (yüksek frekanslı elektrik akımı ile damarların yakılması) girişimleri en tehlikeli komplikasyon grubunu oluşturur. Bu yanıklar aynen yumuşak doku elektrik yanıkları gibi seyreder, sonuçta organda fonksiyon bozukluğuna veya anatomik şekilsizliğe yol açabilecek denli doku kaybı ile seyreden vahim sonuçları mevcuttur.
•Zamansız girişim; Doğuştan idrar deliği yerinde olmayan (hipospadias) veya dış idrar yolu deliğinden normalden farklı yapısal değişiklikleri olan çocuklarda dikkat edilmesi gereken nokta, asıl sorunun tedavisi bitmeden sünnet yapılmamasının gerekliliğidir. Sünnet derisi bu anatomik bozuklukların onarımında yama olarak kullanılabilecekken, sünnetli bir çocukta daha baştan tedavi imkanları kısıtlanmış olacaktır.
•Psikolojik faktörler; Hastanın yaşına bakmaksızın (iletişim kurulabilecek yaş ve durumda olmak koşulu ile) yapılacak girişimin hasta ile paylaşılması, elden geldiğince rızasının alınması ameliyat sonrası psikolojik travma oluşmasına engel olunması açısından çok önem taşır. “Pipini keseceğiz, ucundan azıcık kesilecek” gibi terimlerden kaçınılmalıdır. Daha önemlisi çocuktan ameliyat olacağı bilgisinin saklanarak aldatılmasıdır ki onarılamaz durumlara yol açacaktır. Böyle bir durum hangi yaşta olursa olsun, başta ailesi olmak üzere çevresine karşı derin bir güven kaybı yaratacaktır. Çocukların birer birey oldukları unutulmamalı ve vücutlarında yapılacak girişimlerde onların söz hakkı ellerinden alınmamalıdır.