8.7 C
İstanbul
Pazartesi, Nisan 28, 2025
Booking.com
Ana SayfaYaşamSoyek: Benim için yazmak, yazdığımın satılmasından daha önemli

Soyek: Benim için yazmak, yazdığımın satılmasından daha önemli

Çankırı Karatekin Üniversitesi yüksek lisans Felsefe Bölümü Öğrencisi Hatice Adirnazli ile  yazar şair Muharrem Soyek edebiyat hakkında konuştu.

-Kısaca kendinizden bahseder misiniz? Kimdir Muharrem Soyek? Biraz sizi tanıyalım.

Evli, iki çocuk babası ve bir torun dedesiyim. 1953 doğumluyum. Köyden İstanbul’a getirildiğimde 6-7 yaşımdaydım. 1960-70 yılları arasındaki çocukluğumu ve erken gençliğimi Osmanbey Ebekızı Sokak’tan Ihlamur Deresi boyunca Beşiktaş’a kadar inen gecekondu mahallesinde geçirdim… 1970’lerde Beykoz sırtlarında hisse tapulu bir arsaya bir gecekondu kondurduk. Ne su ne elektrik ne kanalizasyon ne yol vardı. 2011 yılına kadar Beykoz / Şahinkaya’da yaşadım. Beykoz Şahinkaya’da Bakkal işinde 21 yıl çalıştım. Sıradan insan acılarını bakkal raflarına dize durdum… İki bin on bir yazında doğduğum köye, İnebolu Üçevler Köyü’ne yerleştim. Küçük bir meyve bahçesi kurdum. Toprak, su ve hava neyi ne zaman verirse o zaman yemekteyiz. Kalan kısmına emekli aylığı yetiyor çok şükür. Sonuç olarak basitçe fakat özgür kimliğimle yaşamayı becermekte olduğum kanısındayım.

Şişli On Dokuz Mayıs İlkokulu’nu bitirdim. Parasız yatılı Darüşşafaka Lisesi sınavını kazandım. İki yıl hazırlık sınıflarıyla birlikte Darüşşafaka’da orta ve lise düzeyinde yedi buçuk yıl eğitim aldım. Zihinsel ve ruhsal kimliğimin temel taşlarını Darüşşafaka’da oturttum. Darüşşafaka’yı son yarı yılda bir sınıf dolusu arkadaşımla birlikte terk ettik. Paşabahçe Ferit İnal Lisesi’nden mezun oldum. Çapa Tıp Fakültesi’ni kazandım. Fen Fakültesi’nde tıp öğrencisi olarak bir yıl ders gördükten sonra bıraktım. Sorun hem ruhsal hem parasal yetersizliğimdi. Kısadan gerçekse, züğürtlük paçadan akınca insanın ne hevesi ne cesareti kalıyordu…

Şimdi küçük bir dağ köyünde küçük bir evde kafama göre takılmaktayım. Her sıkıntıya rağmen hayatı özgür kimliğiyle yaşamaya azmedenlerin yollarını aydınlatacak bir sızımlık ışık olur umuduyla ara sıra oturup kitap yazmaktayım. Sevgiyle yaşayalım ve yaşatalım ki şenlik ve esenlik içinde göçelim şu ölümlü dünyadan…

-Eserleriniz arasında göz bebeğim diyebileceğiniz bir tanesi var mı?

İki tane var. Denemeli Anılar ve Mühre

-En son hangi kitabı okudunuz?

Yakın zamanda hiç kitap okumadım. En son 8 ay önceydi galiba; Yeraltından Notlar; Dostoyevski (Rusçadan çeviren, Mehmet Özgül)

– Ne oldu da ben artık yazmalıyım dediniz, sizi yazmaya iten şey nedir?

Sadece kendimi, yani beni ben yapan bilincimi tanıma merakımla kitap yazmaya başladım. Bilincinin bilincine varıp da kendini bilmeye durmayan hiç kimse özgür olamaz… Her şey kendi geçici gerçekliğiyle oluşup bir başka şeye dönüşerek yok olmaktadır. İnsanın kendi yalnızlığıyla konuşması kadar bilgelik yapan bir samimiyet keşfedemedim. Ancak, söz uça gider yazı saklaya durur… Herkes kendi fosillerini açık seçik okunabilir özenle saklamalıdır. Ben de bu düşünceye gelince kendimi saklamak için yazmaya başlamış olmalıyım. Ta liseden beri günlük tutardım. O günlük notları Denemeli Anılar kitabı oldu. Şimdiyse günlük tutmuyorum; ya kitap yazıyorum, ya yazdıklarımı okuyorum ya  da çıkıp yaşıyorum.

-Kitap yazmaya devam edecek misiniz?

Yazmaya devam ediyorum. Felsefe Fenerim 5 kitabını hazırlıyorum. Sonra hepsini birleştirip bir E-Kitap yapmayı düşünüyorum. Daha sonra canım sıkılırsa bir roman yazmayı deneyebilirim. Roman yazmak benim için en zoru; çünkü kurguda mantığa yedirilecek hayal ve yalanlarını düzmede pek zorlanıyorum. Sırf bu zorluğu nedeniyle yazmayı deneme isteğim var.

-Kitabın daha çok okura ulaşması için neler yapıyorsunuz?

Reklam işi para işi. Ben sadece kendi sosyal medya sayfalarımdan duyuru yapmakla yetiniyorum. Kitaplarımı da zaten hemen hemen ücretsiz denecek bedelle bastırmaktayım. Benim için yazmak, yazdığımın satılmasından daha önemli. Çünkü bilirim; kitabın az satılması kitabın değerini düşürmez.

- REKLAM-
İlginiz Çekebilir

Son Eklenen Haberler